İçeriğe geç

Gözlük camları neden bu kadar pahalı ?

Gözlük Camları Neden Bu Kadar Pahalı? — Görmenin Felsefesi Üzerine Bir Deneme

Bir filozof için gözlük yalnızca bir araç değil, varlıkla kurulan ilişkinin sembolüdür. Görmek, bilmekle, bilmek ise var olmakla eşdeğerdir. Peki o halde, bu kadar temel bir eylemi mümkün kılan gözlük camları neden bu kadar pahalıdır? Belki de mesele yalnızca ekonomik değil; etik, epistemolojik ve ontolojik bir meseledir.

Epistemoloji: Bilginin Bedeli

Epistemoloji açısından bakıldığında, gözlük camı bilginin aracıdır. Göz bozukluğu, dünyayı bulanık görmemizle ilgilidir ama aslında “gerçekliğin bulanıklığına” dair derin bir metafor da taşır. Gözlük, insanın dünyayı anlamlandırma çabasının küçük bir uzantısıdır. Her lens, epistemolojik bir düzeltmedir; hakikati biraz daha net kılma isteğidir.

Fakat bilginin netleşmesi her zaman ucuz değildir. Tıpkı felsefede olduğu gibi, doğruyu görmek de maliyetlidir. Üretim zinciri, teknoloji, materyal kalitesi elbette bir fiyat yaratır ama bu fiyat aynı zamanda “görmenin değeri”nin bir ölçütüdür.

Bir an düşünelim:

> Gerçekliği daha net görmek için ne kadar ödemeye razıyız?

> Görmek, yalnızca fiziksel bir eylem mi, yoksa bilincin bir yatırım alanı mı?

Etik: Adalet ve Erişim Sorunu

Etik perspektiften gözlük camlarının pahalı olması bir adalet meselesidir. Görme yetisini düzeltmek, bir lüks değil, temel bir ihtiyaçtır. Ancak bugün gözlük, bazı insanlar için hâlâ erişilmesi güç bir nesnedir. Kapitalist sistemin merceğinden bakıldığında “görme hakkı”, tıpkı eğitim ya da sağlık gibi ticarileştirilmiş bir alandır.

Burada şu soru doğar:

> Bir insan, sadece maddi imkânı olmadığı için dünyayı bulanık görmek zorunda mıdır?

Bu soru, sadece bir tüketici şikâyeti değil; etik bir çağrıdır. Gözlük fiyatları üzerinden konuşurken aslında şunu tartışıyoruz: Adalet, insanın hakikate ulaşma hakkını da kapsar mı?

Ontoloji: Görmenin Varlığı

Ontolojik düzlemde gözlük, insanla dünya arasındaki saydam sınırdır. Bir “varlık” olarak cam, görünmezliğiyle görünürlüğü mümkün kılar. Gözlüğün pahalı olması, bir anlamda insanın dünyayla arasındaki mesafenin pahalılaşmasıdır.

Bir filozof için bu durum, “varoluşun maliyeti”ni düşündürür. Çünkü görmek, yalnızca retina ve ışık meselesi değildir; varlığı anlamak için bir köprüdür. Gözlük, bu köprünün somut halidir.

Ontolojik olarak bakıldığında her cam, iki dünyanın arasındaki geçirgen zar gibidir: iç dünya (algı) ve dış dünya (gerçeklik). O zarın kalitesi, iki dünyanın ne kadar birbirine yaklaşabileceğini belirler. Peki, bu zarın maddi değeri, onun metafizik değerini ne kadar yansıtır?

Gözlüğün Gerçeği: Görmenin Ekonomisi

Gözlük camlarının pahalı olmasının teknik sebepleri açıktır: yüksek teknoloji, özel kaplamalar, optik doğruluk, markalaşma ve tedarik zinciri. Ancak bu açıklama eksiktir. Çünkü gözlük, sadece endüstriyel bir ürün değil, kültürel ve felsefi bir simgedir.

Bir camın pahalı olması, belki de modern insanın “netlik” saplantısının bedelidir. Dünyayı net görmek istedikçe, o netlik bizim elimizden uzaklaşır. Tıpkı hakikatin kendisi gibi: ne kadar çok yaklaşmak istesek, o kadar çok maliyete katlanırız.

> Hakikati görmek mi daha pahalı, yoksa onu görmezden gelmek mi?

Sonuç: Görmenin Değeri Üzerine

Gözlük camlarının pahalı olması, sadece bir piyasa gerçeği değildir; aynı zamanda insanın bilgiye, adalete ve varlığa bakışının da bir aynasıdır. Gözlük, çağımızın epistemolojik simgesidir: Hakikate ulaşmak isteyen ama aradıkça maliyeti artan bir insanlığın hikâyesi.

Belki de asıl soru şudur:

> Gözlüğün fiyatı mı yüksek, yoksa görmenin değeri mi unuttuk?

İşte bu sorunun yanıtı, yalnızca ekonomide değil, felsefede saklıdır. Çünkü görmek, bir bedel ödemekle başlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
grandoperabetprop money